UniversalDependencies / UD_Turkish-Kenet

Other
5 stars 0 forks source link

Overlap between train / dev / test #3

Open dan-zeman opened 2 years ago

dan-zeman commented 2 years ago

There is a non-trivial overlap between the training, development and test data in this treebank. The overlap contains many long sentences, so I doubt that these are naturally occurring duplicates in independent texts. There are

dan-zeman commented 2 years ago

Train vs. dev

Acaba dünyada , bu ölçüden daha rikkatli , hassasiyetli ve hikmetli ne duydunuz ?
Acı poyraz kuvvetle esiyordu .
Adliyenin arka taraflarına isabet eden , şehrin gürültüsünü duymayan , sağır , mahfuz bir odasındaydık .
Aliş tozu dumana katarak kulübeye seğirtirken o da arkadaşlarının birini aramaya çıktı .
Ama unutmayalım ki tecessüslerimize yön veren ihtiyaçlarımızdır .
Anlayana sivrisinek saz düşüncesine dayanan ve tebdil gezen bir şiir yaygınlaştı .
Annemden kalma bir evim vardı .
Arada kaybettiği zamanı telafi etmek istercesine atak ve sabırsızdı .
Arkadan hâkî esvaplı , ikişer olmuş rüştiye çocukları bağrışarak kaynaşıyorlardı .
Arkadaşların birbirini sırtından bıçaklaması doğru değil .
Artık demir almak günü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Ateş doludur tutma , yanarsın / Karşında şu gülgûn piyale
Avrupa kıtasında yaşayan milletlerden payen kalmış olanlar arasında Hristiyanlık IX. asır ile XI. asır arasında teessüs etti .
Aynı teşkilat yünlüden , pamukludan giyecek eşyasını da vesikaya bağlamıştı .
Ayyaşlar , bol bol buzlu , buzsuz rakı içtiler .
Batı tiyatrosu Türkiye için yepyeni bir şey olduğu için sıfırdan başlamak gerekiyordu .
Ben bunu kitaplıkta saklayarak günaha giriyorum .
Ben zatınıza tulum şişirmesini öğreteyim , siz de bana kemançeyi öğretin .
Benim sosyal sınıfımdaki hemcinslerinin bakımlı , alımlı ve mutlu olduklarını sanıyordu .
Bilmeyerek sütnineciğime ve kendime büyük bir fenalık etmiştim .
Bilmezsin belki arpa ekmeği de İran'da fakirliğin sembolüdür .
Bir gün evvel canciğer kuzu sarması , ferdası günü sen kimsin efendi ben seni tanımıyorum .
Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir .
Bir sihirbaz inceliği ile başlayan iş , bir hamal kabalığı ile bitirilmeli ki neticeye aklı ersin .
Bir şeye ad koymak , satışa çıkarılan malın üzerine yafta asmaya benzetilebilir .
Bir şirretleşmiş ki dünkü saygısından eser kalmamıştı .
Birbirine teğet geçmiş iki acılı yaşamın öyküsü radyofonik seslere dönüşür .
Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim diye bekleşiyorlar .
Bu bahçeye ayak bastığım andan beri toprağın iyiliğini kendimde hissediyordum .
Bu demir yolu , Eğrikaya'dan keçi yurdu önünden , dereyi aykırılar .
Bu dönemeçli , rampalı saadet beni biraz ürkütmeye başladı .
Bu kahvelerin çoğu beyaz badana duvarlıdır .
Bu kitapta toplanan yazıların bir kısmı bizim için hayati bir mesele olan demokrasi ile ilgilidir .
Bu meslekte neler gördük biz diye yuvarlayarak lafı değiştiriyorum .
Bu mülahazaya binaen , padişaha hitaben bir telgrafname hazırlandı .
Bunda ne hocanın bilgisi ne çocuğun çalışkanlığı rol oynar .
Bunlar , iyi cins beyaz kâğıt üstüne yazılmamış , basılmıştı sanki .
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere , memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar , gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler .
Canım şurada bir tek atalım , serinleriz , konuşuruz , dediler .
Cevahir , şekerleme , kitapçı camekânları önünde tevakkuf ede ede yürüyordum .
Cicim !
Daha az evvel hoplaya zıplaya doruklarında dolaştığı mutluluktan tepetaklak yuvarlanıvermişti .
Daha İstanbul'da iken buna ahdetmiş , bu yolda ölümü göze alarak Anadolu'ya çıkmıştı .
Derken balıkçı öfkeyle ayağa fırladı , kafese kapatılmış bir kaplan gibi dolandı güvertede .
El yordamıyla ilerlemeyi sürdürürken , sanki karanlıkta bir gedik açılıyor , bir yerlerden içeriye ışık vuruyor .
Ellerin elçekli gelin / Kolların kolçaklı gelin
Emine göğsünün altından çıkardığı rutubetli bir meşin çantanın orta gözünü açtı , hesapladı , kırk para çıkışmıyordu .
Esef olunur ki memleket , ilmî ehliyeti haiz , üstün insanlardan mahrumdu .
Eskilerin dediği gibi beşer , şaşar .
Etrafına gölge salmayan , yemiş vermeyen hangi kütük baltadan kurtulur ?
Fikirlerindeki çelişmeyi belirtip adamı kıskıvrak bir kapana sıkıştırır .
Gece boyunca kırlarda yürüdü , dere tepe düz gitti ve bir dağın eteğine geldi .
Getirilmenin sebebini bana sordun mu ayıp edersin !
Gönül alıcı , civelek ve sevdacı bir kızdır .
Gösterilen bu teveccüh tamamen hasbi mi idi ?
Halk sanatçısı olduğuna inandığım bu aktörden alımladığımı özetlemeye çalışacağım .
Hasta bakıcı duvarın önündeki dolaptan bir battaniye çıkarıyor .
Hasta binlerle , bakan yok ; diriler çırçıplak / Ölüler kaskatı olmuş , hani kim kaldıracak ?
Hatta bunlar arasında öyleleri vardır ki zamana ayak uydurmak , göze girmek ve külah kapmak için gâvur mukallitliğinde birbiriyle âdeta yarışa girişmişlerdir .
Hayalperest kendi âlemine dalmışken uyanmasına imkân yoktur .
Hayat her zaman gülistan değil , amcacığım .
Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim .
Hiçbir vatandaşa benim zanaatı tavsiye etmem .
Hâlbuki ayrılık acısına ve ayrılık seslerine , bildik çıkmaklığım gerekti .
Kadın durmadan vır vır eder , yakınır diye adımızı çıkarmışlar .
Kahve sahibi hem çok zengindi , hem çok bıçkın .
Karabiberli , domates suyuyla karışık votka içiyorduk .
Kimi kastettiğimi boş ver !
Komşunun kazları birikintilerde kanat çırpıp bağırıyordu .
Konuşması büsbütün dağıldı , tutarsızlaştı .
Kumral saçlarının çevrelediği çökkün yüzünü eğerek elindeki iğne oyalı kar beyaz mendile uzun uzun sümkürdü .
Köpek gözlerinin akını çıkararak yan yan baktıktan sonra pes perdeden hırladı .
Kıpırdamadan , nefes almadan apartmanı tarassut ediyordu .
Kısa ve uzun vadeli hiçbir ödünç alma imkânı yoktu .
Kışın çok karlı , tipili günlerinden başka günlerini günahı kadar sevmezdi .
Mana , vezin değişti mi ?
Mermer tezgâhlara vurdukları zamanki kasvetsiz hâllerini burada kaybeder , burada şairleşirler .
Meşru sayılan adilik ve faziletsizliklerden hiçbiri onda yoktu .
Nasıl sevebilirse üç gönül bir tek gülü / Sen de güzelliğine kul edersin üç gönlü
Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim ?
Neden bir de onların eğitmenliğini yükleniyoruz ?
Neydi onunla böyle sıkı fıkı baş başa vermen , gizli planlar kuracak tenha köşelere çekilmen ?
O , büyük aktörlüğün gölgesine yatmış , günlerini stüdyolara telefon etmekle geçiriyor .
O , eski defterleri çoktan kapatmış , Osmanlıya kucağını açmıştı .
O sırada babalığını anımsıyordu kötü bir düşü anımsarcasına ve kızgınlıktan tepesi atıyordu .
Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi .
Olayların ardı arası kesilmez .
Olmaz , ben bu karonun metrekaresini iki bine döşeyemem .
Onun lehçesine aşina olanlara göre gayet derin hikmet , pek ince manalar taşırdı .
Oğlan süngerlerin çeşidini zehir gibi tanıyordu .
Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu .
Psikanalistler , insanı nasıl itiraf ettirerek içini boşaltmak suretiyle tedavi ederlerse , sanat eserleri de aşağı yukarı aynı rolü oynarlar .
Salona buyurmaz mısınız ?
Sarfiyat hususunda bir şart koşmuyorlar .
Sesini çıkarmadı .
Sidar , uyku mahmurluğunu çarçabuk üstünden atarak pişkin pişkin gülümsedi .
Smokinli başasistan ayakta durmakta .
Sonra geniş bir odada orta yaşlı bankacı kendisine yüz vermeyen yargıcın kızına saldırdı .
Sonraki gün harçlıklarını birleştirip demirciden büyük boy kırk beş ve küçük boy iki yüz çivi aldılar .
Sonraki yılların ülkece ünlü bir heykelcisi , kantinde garsonluk yapardı .
Stadyum kapısında akşamlayan , Keloğlan'la sabahlayan adamdan muhtar olur mu ?
Tevfik'in kızı selatin camilerine ramazanda mukabele için büyük ücretlerle çağrılıyordu .
Tövbekâr olduktan sonra eskiden işlediğimiz günahlar ağza alınmaz .
Uzun İhsan Efendi olan biteni çaresizlikle seyrediyordu .
Uzunca bir arabaya lekeli şilteler , kirli yastıklar yığılıyordu , istif tekmil olmuştu .
Validen sert bir emir aldım .
Yaramazlığı bir yana , çocukları da azdırdığı için temiz bir dayak yemiş olmalı .
Yavrum !
Yoksa musahhih maaşımdan haftada üç papel taksite bağlayıp seni bir şamaroğlanı gibi kullanırım .
Yorgun , yıpranmış , esmerleşmiş gibiydi yüzü , tıraş olmamıştı .
Yıllarca süren sığıntı ezikliğinin hatırlanışı da vardır amcasında .
Zavallı anneciğin çok şen , güler yüzlü , gamsız bir kadındı .
Zavallının iratlarında oturan kiracılarla uğraşarak kırmadığı koz , çevirmediği dolap kalmıyordu .
Zira ki biz , orijinal mevzulara teması şiar edinmişiz .
Âdettir , genç kızlar girdikleri ailenin terbiyesine , gidişine ayak uydururlar .
Çok yüce bir kişi için de olsa uşaklığın öncesiz sonrasız gönüllü bir seçim hâline gelişi beni irkiltiyor .
Önce ince manevralar denedi ama soğukkanlı olamadığı için göze çarpıyordu .
Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar .
Öyle bir tekne parçası ki pusulasızdır , barometresizdir .
Öyle oldu ki o dağ dolaylarında gün geçtikçe ne olduğu ve neden gizlendiği artık herkesçe öğrenildi .
Özellikle kıllı bir bölgeden açtığı deliği de maharetle diktikten sonra cesedi teşrih masasından alıp ona kendi yabanlık elbiselerini giydirdi .
Üçümüz de güle oynaya tozlu bir yolda koşmaktayız .
İbiş'in odasına cennet kuşları baskın vermişti .
İsli tavan bel vermiş , duvarları içeri kamburlaşmıştı .
İstediği şeyler gelinceye kadar , sevinç ve sabırsızlık içinde sabahları zor ediyordu .
İstiyorum ki binlerce yıldızcık parlasın , göz alıcı bir fiziki hadise vuku bulsun !
İşinize bağlı değilsiniz .
İşçileri ariz amik inceleyip rapor edecek .
Şambabası , arada bir ağzımızı tatlandıran nice tatlılardan biridir .
Şikâyet etmeden yükünü çektiği yitik bir yaşamı olmalıydı .
Şu evde ne zaman iki tel çalgı çalsak mahalleli söylemediğini bırakmıyor .
Şu sarı başlıklı kız iyi kulaç atıyor .
dan-zeman commented 2 years ago

Train vs. test

Arkadan hâkî esvaplı , ikişer olmuş rüştiye çocukları bağrışarak kaynaşıyorlardı .
Artık yapacak işleri kalmamış da afyon kaçakçılarına , karaborsa gangsterlerine taktik vermeye kalkmışlar .
Asla hissîliğe , ılık ve yumuşak duygulara müsait değiliz .
Ateşoğlu , bir yandan da gözlerini deniz yüzüne gelen ve yüzde suyu fokurdatan hava habbelerinden ayırmıyordu .
Ağaçların mızraklık , kirişlik ve okluk dalları budandı , çakılarla düzeltildi .
Ağustos böceklerinin ninnileri , dızdızlarının ahengi sanki bu karanlık gölgelerde saklı haşeratı uyutuyordu .
Babam gecelik entarisiyle makatta oturuyordu .
Batı , beynini sömürdüğü insanlara kendi uyruklarına sağladığı konfordan pay verip gönül alır .
Başlangıçta ücretini düşük tutup el mahareti edindi .
Başım kazan gibiydi , bir kavanoz aspirin içsem ağrımın geçeceğine ihtimal vermiyordum .
Ben oldum olası ihtiyarlığın ve ihtiyarlamanın lehindeyim .
Ben tütüncülük üzerinde ihtisas yapmıştım .
Bir an evvel toplanalım ki işler yürümeye başlasın .
Bir bebek yatağı hazırlar gibi özene bezene muslinlerle süslemiştim .
Bir gazete muhabiri Adliye koridorunda , tımarhaneye girmek için elindeki arzuhâlle dolaşan Osman isminde bir eroinman hastasına rastlıyor .
Bir gün bol çıngıraklı atları sabırsızca kişneyen bir yaylı , kapımızın önünde durdu .
Bir kere fevri , hemen parlar , kızınca gözü dünyayı görmez .
Bir müddet çocuklarının itişmesine baktılar ve onları alkışladılar .
Birdenbire nutku tutuldu ve bütün gayretlerine rağmen konuşamadı .
Biri bu konuda damarına basınca endazeyi şaşırıyor , kendine hükmedemiyordu .
Biz , Türkler , bütün tarihî hayatımızca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz !
Biz , yolun üstünde , kasabanın çıkış yerinde boş bir handa otururduk .
Bu genç kadında kendisini büyüleyen şeyin ne olduğunu bulmaya uğraşıyor .
Bu hikâye akılalmaz bir aptallıktan başka bir şey değildi .
Bu kitaba kendileri ayrımında olmasalar da pek çok insan katkıda bulundu .
Bu takdirde hem kendilerini hem de milleti iğfal etmiş olurlar .
Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık .
Bu yüzden teşkilatı kendi çıkarları için kullanmaya tenezzül etmedi .
Bundan kuvvet alarak âdeta bir nevi buruksu saadet içinde yaşamaktayım .
Bundan sonradır ki nazil olan bir ilahi emirle bu iş kökünden engellendi .
Bunlar , iyi cins beyaz kâğıt üstüne yazılmamış , basılmıştı sanki .
Böyle misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil , sütunlar dolar .
Böyle uzaklaşınca ağır ağır o bizden / Biz ayrı düşmemeye ant içmiştik denizden
Cellat bana bu aynanın evveliyatını anlattığında ona inanmakta güçlük çektim .
Cevizli tel kadayıfına gönül verene de rastlanıyor .
Dayısı , amcası dâhil , obadan , oymaktan kimse dünür gitmeye gönüllü değildir .
Demir çekme kapının yedek anahtarını ona armağan edip usulca cebine soktu .
Dev boylu fetih askerleri , kollarının sert derilerine iğnelerle yazdırır , barutla ovdurur , dövme yaparlardı .
Dillere destan İstanbul nezaketini o evde gördüm , ağzım açık kaldı .
Doktor , hallacın yanına vardı .
Doğruluğu peşin peşin kabul edilmiş bir hükme sudan sebepler aradılar .
Edebiyatı zenginleştiren genellikle bu tür , baştan çıkmış yazarlardı .
El çabukluğu bir marifet fehvasınca esatir profesörlüğüne terfi etmiş oluyordu .
Elçilik denen bu konakta bir nevi iç güveyisi hayatı sürüyorum .
En az yirmi şiiri ezberimdeydi .
En yeni teknolojik bilgilerden haberli oluyorlar .
Eniştemiz bizi şahit tuttukça babam da istihzalı bir tavır alır , kıs kıs gülerdi .
Esasen bizim için millî varlık ile istiklal ve hürriyet aynı gerçeğin çeşitli cepheleridir .
Eskiden uzun seneler askerî rüştiyelerde hocalık etmiş olan bu adam , kim bilir ne kadar çocuğun canını yakmıştı .
Evine görücü gelecek kız tarafı strese girerdi .
Eğer fideleriniz nitelikli değilse boy verip yapraklandıkça , çiçek açtıkça , meyve verdikçe fideliğe kızmaya hakkınız yoktur .
Fikir adamları , insanların dünyaya bakış tarzlarını değiştirmek suretiyle cemiyete tesir ederler .
Fincanlardan evvel , hemen arkalarında duran yuvarlak , vernikli , resimli tepsiye uzandı eli .
Garsona umutsuzca bir göz attıktan sonra eldiveninin sol tekini çıkardı .
Gece kandili birdenbire sönmüş , oda zifirî karanlık kesilmişti .
Gevezeliklerine tam zamanında son vermişler .
Gittiği zaman karşısında filintalı , fişeklikli , külotlu ve kalpaklı aslan gibi bir genç adam bulmuştu .
Gönlüm arzu ile korkudan , muhabbet ile nefretten mütevellit duygularla mütehassis olduğu hâlde gidiyordum .
Göz kapaklarımın üstünde sanki tonlarca ağırlık var , güçlükle açıyorum .
Güneş doğarken yola düzüldük .
Hana gelinceye kadar planını kurmuştu .
Hatta kilise yetkilileri onun sağlığından endişeye düştüler .
Hayatı bu kadar basit ve formüllü gören samimi insanların bu zihniyetlerine gıpta ettim .
Her denizci gibi onun da yol yol kırışmış yüzüne bir yaş biçmek zordu .
Her şeyde mükâfatla mücazatı , tatlıyla acıyı muvazene ederdi .
Hiç boya kullanmaz , az pudra sürerdi .
Hiçbir Türk , vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz .
Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder .
Hükmün muteber olması için ittifakla alınması elzemdir .
Hürriyet , müsavat diye herkesin ağzına bir parmak bal çaldılar .
Kabir azabı çeken ölülerin inlemelerini ibretle dinlediler .
Kadın konularında sağduyudan hayli yoksun oluşu kalıtımsaldı .
Kafile , rol alan şahıslar tarafından yapılan türlü oyunlarla geziyi tamamlar .
Kaldırımın önünde esas vaziyete geçip kasketini çıkardı .
Kaptan , gemiyi ağzına kadar doldurmuş , gemi yan yatmış , bir deniz çalkantısıyla alabora olmuş .
Karabiberli , domates suyuyla karışık votka içiyorduk .
Karikatürünü piposuz çizdiği için bir karikatüriste öçlenen bir profesör tanırım .
Keşke arkeoloji de okusaydım , mavi yolculuklarımızda keşfe çıktığımız bu canım Anadolu'yu anlamak için .
Kilidi çekiştiriyorum , bana mısın demiyor .
Kimimiz dümen tutar mavnalarda / Kimimiz çımacıdır halat başında
Kitabın adı uzun fakat insanda okumak merakı uyandırdığı için bu uzunluk yakışıksız kaçmamış .
Köyün harman yerinde anlatımı kaleme gelmez bir çalışma var .
Kızının bu hâlini gören başı çatkılı bir dolmacı bacı hemen oraya koştu .
Lisede de başkalarına kopya verirken yakalanır , ikmale kalırdın .
Meltemler tanrısı aşka gelip bu yeni varlığı yelpazelemeye koyuldu .
Meydan muharebesi yüz kilometrelik bir cephe üzerinde cereyan ediyordu .
Mübahasemizin sonuna doğru , tabaksız geniş bir fincanla bize taze kahve ikram ettiler .
Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü .
Nasıl boş bulunup o gazeteci kızın resmini çekmesine imkân verdi ?
Ne yapacağını bilmez serseri bir revişle , uzaklarda yeşil zirveleri dalgalanan duradur dağlara doğru uzaklaştı .
Normal yaşamının çekişmeleri içinde tekerlenip giden insan , bayramlarda bir nefis muhasebesi yapmak imkânı bulur .
O gece mehtaba çıkmak için bir hayli evvelinden başlayan tatlı bir hazırlık devresi vardı .
Ocak başında oturmuş bir ihtiyarca kadın , bir tencereyi karıştırıyor hem de için için ağlıyordu .
Okula birlikte gidip geldiğimiz çilli , pabuç dilli , havai bir kız vardı .
Onun gençliğinde pudralı yanak , kozmetikli bıyık , briyantinli saçtı güzel sanılan .
Onun suçu sayılır denizin alçalması / Tarlaların ekinsiz , davarın aç kalması
Ortaokulun üçüncü yılına geçince okuldan ayrıldı .
Oyuna gelenlerin işi sağlama almaları dudaklarımdaki gülüşü kurutuverdi .
Pamuk ırgatları alaçıkların önüne oturmuşlar , koza çekiyorlardı .
Park , benzersizliği ve en azından ilk oluşuyla kasabalılara övünç vereceğe benzemektedir .
Parça parça morarmış yüzüyle ateş püskürüyordu .
Perihan nine evde kalacak , baklava açacak , dolma yapacaktı .
Ruhsatlıdır , çekmeceye bakın belgeler orada , diyor adam telaşla .
Rüzgâr gibi çarçabuk esiş istikametlerini değiştiriyorlar , ağaç kurdu gibi renkten renge giriyorlar .
Rüşvet yiyene mürteşi , rüşvet verene de raşi denir .
Sadece Vedia ile evlenmeleri bile yılanlı , timsahlı , obruklu koskoca bir bataklığı geçişe benzerdi .
Salonun içinde kimse kımıldayamadı .
Sana derim , güzel eltim , sen bu kızına tez vakitte nikâh koy !
Sarışın bir kız , pastacının vitrinine dikkatle bakıyordu .
Sefere kalkacak bir sürü tekne vardı limanda .
Selma , teşhir edilen eşyaya ait bir koltuğa geçip önünde masadan bir biblo çeker , seyretmeye başlar .
Seni gelin edeceğiz , kılıçlı bir subayın koluna gireceksin .
Siyasal kuruluşların lokallerini yakıp yıkmaya kalkacaklardır .
Siyasi malumatları hep ağızdan kapma , kulak dolgunluğu şeylerdir .
Sizi bucak bucak arayan ölüm , nihayet izinizi bulup karşınıza dikildi mi ?
Sizinle bu mesele etrafında karşılaşmamayı sizin selametiniz namına temenni ederim .
Son yıllarda rant uğruna kurban edilen güzelim yerler arasına hem o çarşı hem balıkhane girdi .
Tamamıyla gurursuz , kibirsiz , iyi ahlaklı bir ihtiyardı .
Tartışma , grevin nereden çıktığını aklına takanlar yüzünden büyüyüp genişledi .
Taş ocağın üstünde , ateşe vurduğu güveçten , kaynayan etin kokusu geliyordu .
Terlikçi İhsan , üst üste iki düşeş atmakla marsı sağlamış gibiydi .
Tezgâhtarlık , figüranlık derken kendini satmasını bilememiş , ucuza gitmişti .
Türkçüler , terkipli lisanla beraber aruz veznini de millî edebiyatımızdan kovmaya karar verdiler .
Valde Paşa'nın üç çifte kayığındaki gümüş kafes örmeli ve kenarları balık şeklinde yine gümüş saçaklı ihramı meşhurdu .
Yalın bir söyleyişin altında hemen hep çözümsüz kalan birtakım belirtkeler göze çarpıyor .
Yaralanmıştı , ümitsizdi .
Yaranı tımar ettiler mi ?
Yarın , öbür gün torunlarına övünçle anlatacağın bir hikâyen olmasın mı ?
Yarını ne olacak dünyamızın / Biz yaşımızı başımızı aldık / Allah çocuklarımıza acısın
Yedi sekiz balyalık bir partiden bir buçuk , iki kilo tütün yürütüyordu .
Yetki kanununa karşı gençlerin giriştiği kampanya sade Berlin'e inhisar etmiyor .
Zira sözü geçen memlekette gelişmiş bir proleter sınıfı mevcuttu .
Çalışıp çabaladı , sonunda bana da tahlilci bir zihniyet aşıladı .
Çardaktan kocasının sesini yükselterek söylediğini duyan kadın , kahve takımlarını alıp çıktı .
Çocuk oyunlarının büyük çoğunluğu gibi heyecanı artırma zamanı geldi .
Çocuklar her atılımını boşa çıkarıyor , onunla alay ediyorlar .
Öbürü göğsünden ağır yaralı iki erin geriye alınmalarına göz kulak oluyordu .
İkinci yarıda herkesin dili bir karış dışarı çıktığı , maraza aradığı , çamurlaştığı zaman , seninki , oyuna yeni girmiş gibi terütaze koşar durur .
İleride , laboratuvarın geniş sahasını çevreleyen gri duvarların dibinde iki güvenlik görevlisi sigara içiyorlardı .
İlişkilerdeki rol dağılımını sürekli karıştırdığımdan , benim de temizlikçilerle başım hep derde girmiştir .
İyi yürekli ama çok mahallevari bir kadın olacak .
İçi öyle yanıyordu ki elinde olmadan buğulu bira dubleleri , bardak çatlatan nar şerbetleri kuruyor .
Şaka ettiğini ama şakanın tadını kaçırdığını söylüyordu .
Şerbetçide temiz bardak bulamayan müşteri , gözlerini devire devire bağırıyor .
Şimdi maşallah açılmaya başladım diye söylenirsin , işi ahbaplığa dökersin , olur gider .
Şöyle güzel bir sütlü kahve yapayım da içimiz ısınsın .
dan-zeman commented 2 years ago

Dev vs. test

Arkadan hâkî esvaplı , ikişer olmuş rüştiye çocukları bağrışarak kaynaşıyorlardı .
Bunlar , iyi cins beyaz kâğıt üstüne yazılmamış , basılmıştı sanki .
Bunlar dişlerine kestirdikleri mahkûma iflahını kesinceye kadar gaddarca saldırırlar .
Bunlar yaşama yolunda bir engele çarptılar mı hemen dedelerinin adını verirler ve kendilerini güçlükten sıyırıp çıkarırlardı .
Böyle bir suç işlendiğinde , aşkın ağırlaştırıcı nedenleri ne kadar hafifletici neden sayılır , bilmiyorum .
Fabrikalarda çalışan işçiler at arabalarıyla gelen eşyaları , oradan oraya koşturan insanları pencerelere birikip gülerek seyrettiler .
Genç şair ile hanım ilk anlarda birbirlerini tepeden ayağa süzgeçten geçirdiler .
Giyinmiş kuşanmış , benim de giyinip kuşanıp hazır olmamı bekliyor .
Karabiberli , domates suyuyla karışık votka içiyorduk .
Misilsiz Mehmetçiğin süngüsü ucunda Allah Allah diye bir ses ihtizaz eder .
O tarihten sonra da bir daha görüşmediğimize göre , sözüme hâlâ sadık kaldığım söylenebilir .
Otele gidip lavabolu odayı görünce yüzüm güldü .
Radyoda ağdalı yorumuyla sunduğu , gençliğimin sevdiğim şarkılarını aynı irkiltiyle dinliyorum .
Sefiremizin tiyatrosever oluşu konuşmalara daha da revnak verdi .
Sen patrona karın tokluğuna kayıkta miçoluk etmek üzere gelip uyuyakaldığını söyle .
Seslerinin nağmesini rikkatle dinliyor , yarı ışıkta hayalîleşen yüzlerini teessürle seyrediyordum .
Vaziyeti size açıkça ve namusluca izah ettim .
Yiğitlik , delikli demirin çıkışından sonra mı hapı yuttu ?
Yolun iki tarafına arabalar park ettiği için çöp kamyonu kolay manevra yapamaz ve muhakkak trafik kilitlenirdi .
Yıllar sonra elektronik posta mesajları teati ederek barıştık .
Üzerinde bulunduğumuz tali yol az sonra derin bir virajla kıvrılarak ana yola bağlanacak .
Şöyle bir iki parça , sağlam nevinden irat ve akar edinip efendi efendi yan gel , sefana bak .